Etimesgut Havaalanı, şimdi Gazzelilerin minnettarlıkla karşılandığı bir mekan haline geldi. En öne çıkan uçaklar ise Türkiye'nin stratejik A400M nakliye uçakları olan 'Koca Yusuf'lar. Bu uçaklar, logolarındaki 'dünyayı taşıyan leylek' gibi insanlığın ağır yüklerini taşıyorlar.
Yolcularının birçoğunun artık vatanı yok; kimi kolunu, kimi bacağını kaybetti. Onlar, dünyanın acılarını izlerken Türkiye, mazlum Gazze halkına yardım eli uzatıyor.
Kucakta tutulan bir çocuk, yüzünde hâlâ bombardımanın izleriyle... Elbisesindeki oyuncak kedi sakin duruyor, fakat çocuğun gözlerinde büyük bir korku yansıyor.
Bir kız çocuğu, Türk sağlık görevlisinin elini sıkıca tutuyor gibi... Adeta "Beni asla bırakma" der gibi...
Bir başkasını katlanabilir bir sedyeyle indiriyorlar. Elleri ve yüzü, kara bir is içinde. Başı da sargılı durumda.
Aralarında biri daha var, hala korkudan iki büklüm duruyor. Kocaman gözleri, ölümden dönmenin ne anlama geldiğini anlatıyor gibi. Sağ elinin üstünde açık bir damar yolu, diğer bileği ise kıvrılmış. Tüm dünya, bu elleri tutamadı işte...
Bir baba koşarak Koca Yusuf'tan iniyor. Etimesgut Havaalanı'nın pistine yaklaşıyor, secde ediyor, öpücükler konduruyor ve şükrediyor. Belki "İyi ki Türkiye var" demiyor ama Allah'a şükranını şehadet parmağıyla gösteriyor. Bu anlarda sağlık görevlisi, vicdanları sarsan bu manzaraya odaklanıyor.
Sarı eşofmanlı oğlan, hala bombardımanın kara tozunu taşıyor. Dün Gazze'den Türkiye'ye 6. tahliye seferi gerçekleşti. Ankara'ya 102 hasta ve yaralı ile 105 refakatçi getirildi.
Hastalar, ambulanslarla Bilkent, Etlik Şehir Hastanesi ve Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.
Sağlık görevlileri, bu derin yaraları taşıyan çocukların yüzlerindeki izleri dikkatle siliyor. Ama insanlığın yüzündeki kara leke, her geçen gün İsrail'in sivilleri hedef alan bombardımanlarıyla daha da koyulaşıyor.