Haaretz gazetesinin haberine göre, İsrail'de soykırım davasıyla ilgilenen üst düzey hukuk uzmanı, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi dahil olmak üzere ordu yetkililerini, Uluslararası Adalet Divanı'nın (ICJ) Gazze'deki saldırıları durdurma çağrısında bulunan bir tedbir kararı verebileceği "tehlikesine" ilişkin uyardı.
Bu hukuk uzmanı, yetkililere Uluslararası Adalet Divanı kararının bağlayıcı olduğunu hatırlatırken, İsrail ordusu ve Yüksek Mahkeme'nin soykırım davasını ele almak için hazırlıklara başladığını belirtti.
Bu bağlamda, bugün İsrail Dışişleri Bakanlığında bir oturum düzenlenecek.
"Soykırım davası, diplomatik izolasyon ve yaptırımlara sebebiyet verebilir"
Hayfa Üniversitesi'nden uluslararası hukuk uzmanı Dr. Shelly Aviv Yeini, soykırım davasının İsrail'e yönelik diplomatik izolasyona, boykot ve yaptırımlara yol açabileceğini ifade etti. Yeini, Güney Afrika'nın açtığı davanın ciddiye alınması gerektiğini vurgularken, ICJ'nin uluslararası hukuku şekillendirmede büyük etkisi olduğuna dikkat çekti.
Yeini, ICJ'nin kararlarının uluslararası toplumun algısını etkilediğini belirterek, Güney Afrika'nın iddiasının tanınmasının, İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığı algısını güçlendirebileceğini ifade etti. İsrail'in suçlamalara ayrıntılı bir yanıt vermemesi durumunda ICJ'in büyük ihtimalle İsrail saldırılarının BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği yönünde bir karar verebileceğini söyledi.
"ICJ'nin soykırım davasına ilişkin kararı İsrail için bağlayıcı"
Tel Aviv Üniversitesi'nde uluslararası hukuk profesörü Eliav Lieblich, Güney Afrika'nın İsrail'e yönelik soykırım davasının temel iddialarını vurgulayarak, Güney Afrika'nın İsrail'in "ülkede yapılan soykırım çağrısı içeren açıklamaları engellemeye yönelik adım atmadığı" ve "soykırım teşkil eden eylemlerde bulunduğu" iki temel iddiasının olduğunu ifade etti.
Lieblich, Güney Afrika'nın açtığı davaya karşı ciddi bir yaklaşımın benimsenmesi ve olası etkilerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, soykırım suçunun kanıtlanması için "öncelikle yok etme niyetinin" ve ardından "sahada bu niyeti teşvik eden belirli eylemlerin" ortaya konması gerektiğini belirtti. Güney Afrika'nın bu niyeti üst düzey İsrailli isimlerin açıklamaları ve Gazze'nin haritadan silinmesi veya yerle bir edilmesine yönelik toplumsal atmosferle kanıtlamaya çalıştığını ifade etti.
Lieblich, Güney Afrika'nın, Gazze'de sivillerin uğradığı yaygın zarar ve karşı karşıya kaldığı açlığın, soykırım niyetini teşkil eden eylemler olduğunu savunduğunu belirtti. Ayrıca, üst düzey İsrailli yetkililerin aşırılıkçı açıklamalarının Gazze'deki sivil nüfusa zarar verme niyetinin kanıtı olarak görülebileceğine dikkat çekti. Lieblich, genel olarak soykırım niyetini kanıtlamanın zor olduğunu çünkü çatışmalar sırasında bu yönde hiçbir kamu açıklaması yapılmadığını belirtti.
Lieblich, "Ancak Gazze'nin (haritadan) silinmesi hakkında bu sorumsuz açıklamalar İsrail'in neden böyle bir niyet taşımadığını açıklamasını gerektirecektir." yorumunu yaptı.
ICJ'deki soykırım davasının Tel Aviv için bağlayıcılığına vurgu yapan Lieblich, ICJ’nin yetkilerini İsrail’in taraf olduğu bir anlaşmadan aldığını hatırlattı.
Hukuk uzmanı Lieblich, "Fakat bu, İsrail'in yetkisini reddettiği bir BM soruşturma komisyonu ya da Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi değil. Bu, yetkilerini İsrail'in taraf olduğu bir anlaşmadan alan Uluslararası Adalet Divanı, dolayısıyla bunu reddedemez." değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası Adalet Divanı’nın bir karar ya da ihtiyati tedbir çıkarması durumunda bunun derhal uygulanacağı anlamına gelmediğini kaydeden Lieblich, “Ancak bir kararla hatta geçici bir tedbirle İsrail'in soykırım yaptığı şüphesinin varlığını saptanırsa, bunun tarihsel anlatı açısından ne anlama geleceği düşünülmek zorunda. Bu nedenle de davanın mutlaka ciddiye alınması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Güney Afrika, İsrail hakkında "soykırım davası" açmıştı
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık'ta, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'de işlediği fiillerle 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açarak İsrail için ihtiyati tedbir kararı alınmasını talep etmişti.
Başvuruda "İsrail'in eylemleri ve ihmalleri soykırım niteliğindedir, çünkü hususi soykırım niyetiyle işlenmiştir." ifadelerine yer verilirken, yapılan eylemlerin "Gazze'deki Filistinlileri yok etmek" amacı taşıdığı vurgulanmıştı.
Dava, sözleşmenin 9. maddesine dayandırılmıştı
Soykırım Sözleşmesinin 9. maddesi uyarınca, bir devletin sözleşmenin maddelerini ihlal etmesi durumunda, sözleşmeye taraf herhangi bir devlet, ihlalci devlet aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda (ICJ) dava açabiliyor.
ICJ, aciliyet gerektiren durumlarda ihtiyati tedbir kararına hükmederek, söz konusu ihlallerin dava süreci sonlanana kadar durdurulmasına hükmedebiliyor.