Sözlerime, Sâmiha Ayverdi’nin “Millî Kültür Mes’eleleri ve Maârif Dâvâmız” isimli eserindeki oruçla ilgili sözleriyle başlamak istiyorum:
“Allah’ın insanlara, “Yap veya yapma!” dediği her bir emri insanların maddesi ve mânâsı için faydalıdır. İşte oruç da bunların başlıcasıdır. Senede bir ay olsun, bünyeyi tehdit eden tokluğa karşı, açlık kılıcıyla muhârebeye girişmenin inkâr götürmez faydaları vardır. Uzuvlarda biriken ve kılcal damarlara yerleşen zararlı maddeleri def etmek ve hiçbir ilacın atamayacağı zehirleri söküp çıkarmak, ancak perhize, oruca verilmiş bir kudrettir.
Bir irâde ve ruh terbiyecisi olan oruç, bir yandan mukavemeti ve tahammül kudretini arttırırken, açlık elemini duymak hususunda zenginle fakiri birleştirmek, öfke ve gazap ateşi üstüne sabır suyu dökmek gibi günlük hayatın basamaklarına kadar kolaylıkla inmektedir.
Oruç ibadetinin amacı, kendini bilme yolunun üstündeki dikenleri kaldırmak, bizi bize yabancı, hatta düşman kılan kibirleri, gururları, gösterişleri, riyâları temizlemektir.”
Oruç ibadeti ile ilgili söylenmiş bu güzel ve manalı sözlerden sonra biz de birkaç kelam edelim.
Evet. Bu yazımızda orucun en önemli sünnetlerinden olan sahur hakkında konuşacağız. Oruç, insan için bir öğretmen bir mürebbiye mesabesindedir. Orucun her bir sünnetinin insana öğrettiği birçok güzellikler vardır.
Sahur da insana birçok şey öğretir. Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, “Sahura kalkınız, çünkü sahurda bereket vardır.” buyurmuşlardır. Tavsiyeyi verenin büyüklüğüne göre tavsiyenin kendisi de büyük olmaktadır. Tavsiye açık ve net olduğuna göre sahurun bildiğimiz veya bilmediğimiz, hissettiğimiz veya hissedemediğimiz güzellik ve bereketlerinden elimizden geldiğinde istifade etmemiz gerekmektedir.
İnsan, irade sahibi bir varlıktır. Bu iradeyi yönetmek kimi zaman çok kolayken kimi zaman da çok zor olmaktadır. İşte sahur bir irade yöneticisidir, nefis terbiyecisidir. İnsanı o sıcacık yatağından gecenin bir vaktinde uykunun en tatlı anında bir anne şefkati ile kaldıran odur.
Sahur, teheccüd namazına benzemektedir. Sahur, teheccüd namazına teşvik edicidir. Diğer aylarda teheccüd namazı için uyananlar Ramazan-ı Şerif ayında sahura kalkmakta zorlanmazlar. Sahur da diğer aylarda teheccüd namazına kalkmak isteyenler için bir fırsat, bir alıştırma olmaktadır.
Sahur bizleri, derin mi derin uykumuzdan çekip alarak bereket, rahmet ve huzur dolu bir sofraya oturtuvermektedir.
Sahur, çocukların zihin ve gönül dünyasında yer eden, büyüdüklerinde hatırlayacakları ve güzelliklerle yâd edecekleri gecenin en tatlı zaman dilimidir.
Sahur, seherle aynı kökten gelmektedir. Sahur yemeği seher vaktinde yenildiği için kendisine bu isim verilmiştir. Seher vaktinin güzelliklerini bilenler için sahur çok büyük bir nimettir.
Sahur, kendisine önem verene, onu sünnet üzere eda edene bereket kapılarını sonuna kadar açmaktadır. İmsak vaktinde yeme içmeyi bitirene, sonrasında teheccüd namazını kılıp Kur’an-ı Kerim okuduktan sonra sabah namazını heyecanla bekleyene tebessüm eder, dua etmektedir. Sahur, kendisine geleni asla boş çevirmez. Ama sahur, “Ben yatmadan önce yiyip oruca öyle niyetleniyorum diyenlere çok ama çok şeyler söylemek ister.
Ne mutlu uykusuna galip gelip o sıcacık yatağından kalkarak sahur sünnetini yerine getirebilenlere! Ne mutlu sahuru, Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellemin öğrettiği üzere edâ edenlere!