Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Musul, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçasıydı. Savaş sırasında Osmanlılar Musul'un kontrolünü ele geçirmeye çalıştı. Buna cevaben İngilizler, savaş çabaları için gerekli gördükleri petrol kaynaklarını güvence altına almak için Musul'u işgal etti. Bu hareket, 1920'de İngiltere'ye Musul üzerinde yasal yetki veren Milletler Cemiyeti mandası ile sağlamlaştırıldı. İngilizlerin Musul'u işgali, Osmanlıların erişimini fiilen engelledi ve İngiliz sömürgecilerin Musul'un petrol kaynaklarına hakim olmalarını sağladı.
İngilizlerin Musul'u işgali 1918'de başladı ve 1925'e kadar sürdü. Bu dönemde İngiliz kuvvetleri, şehir ve kaynakları üzerinde tam kontrole sahipti. Bu kontrolü, Britanya İmparatorluğu için önemli bir gelir kaynağı olan bölgenin petrol endüstrisine hakim olmak için kullandılar. İşgal aynı zamanda İngilizlerin Osmanlı kuvvetlerinin Musul'a ve kaynaklarına erişmesini engellemesine izin vererek bölgedeki İngiliz yönetimine meydan okuma yeteneklerini sınırladı. Savaştan sonra, İngiliz kontrolündeki şehrin ekonomisi büyük ölçüde petrol üretimine bağlıydı.
1920'lerde petrol, Irak'ın ihracatının %60'ını ve GSYİH'sının %40'ını oluşturuyordu. İngiliz İmparatorluğu, Musul'a ve diğer Irak petrol kaynaklarına büyük ölçüde bağımlı hale geldi ve böylece imparatorlukları üzerindeki kontrolünü Irak ve diğer ülkeler lehine önemli miktarda kaybetti. 1924'te Musul A, Türkiye'nin Ceyhan boru hattı üzerinden Türkiye'ye petrol ihraç etmeye başladı. Bu ihracat, Türkiye'ye 10 milyon dolar gelir getirirken Musul için kârlı olmaya devam etti çünkü vadesi dolmuş olarak satılan her bir varilden elde edilen gelirin çoğunu kendilerine ayırabildiler.